5 Temmuz 2013 Cuma

dasein

  Emin olunan tek şey insan zihninden beslendikleri halde bu kadar çelişik olmaları sanırım, tinin Hegelci bir ereği..
 Devlet'e giden yolda sapılan varyasyonlar kanımca, aydınlanma ve "hakimiyet milletindir" ile sonlanacağı düşünülmüştü...
 Bu zamana değin okuduklarım arasında en tutarlı tanrı figürü Howard'ın Crom'uydu. Devlet sistemi şöyle dursun, insanın yaşamına karışmaz, duaları duymaz, dinlemez, hatta kendisine tapınılmasını da beklemezdi. Var olmamış olmaklığı isteyen bir tanrı figürü, Gnostisizm tanrı yaklaşımlarıyla benzeştiği yönler olmasına rağmen insanın isyan ettiği yerde sonunda tanrısını da isyan ettirmişti yazar, isyankâr ve kural tanımaz, koymaz bir tanrı, isteksiz, ereksiz bir demiurgos, evreni yaratan emekçi tanrı.
 "Felsefeye ikinci bir kurban daha vermemek" anlayışı da hayata tutunmaktı, Sokrates öncesine dönüş; idamı, intiharı değil yaşamı seçmek, tek anlamlı şey, onca karmaşa arasında insanı yaşatmak ki hayata anlam katabilsin. Elbette ölmeseydi, üzerine düşünülecek farklı seçenekler oluşacaktı...